Merhaba sevgili okuyucularım! :)
Benim adım Marcus Tasartir. 22 Yaşındayım. Nacta adında bir ikiz kardeşim var ve ikimizde aynı okulda, MoonLeaf kolejinde okuyoruz. Tam sekiz yıldır hiç ayrılmadığımız o yatakhaneli büyük görkemli okulumuzda neredeyse öğretmen görevini görüyorum.
Bu yüzden MoonLeaf kolejinin müdiresi bayan Evlalie'den sonraki temsilci öğrenciyim.
Hayatım sadece yirmi iki yıllık olmasına rağmen çok şey yaşadım ve gördüm. Tüm evrendeki tek sağ kalan Hipnoz Kralı olduğumu öğrendiğimde sadece beş yaşındaydım. Ve Nacta o sıralar bana bir ağabey gibi davranması gerekirken sadece bir çocuk gibi davranmayı seçiyordu. Onunla birlikte yaşamak ne kadar zor olsa da buna zamanla alıştım. Henüz üç yaşımızdayken annem ve babam vefat etti. Bu yüzden küçük yaşta olgunlaşmamız gerekiyordu. Nacta ne kadar da istemeyip mızmızlık yapsa da benim bunu kabullenmem şarttı. Bazen, artık bu evrende sadece biz vardık gibi hissediyordum. Sessizlik, yalnızlık, soğuk karanlık ..
O sıralar henüz tanımadığım bir yaşlı adam Nacta ve beni evlatlık edinmeyi kabul etmişti. Nedenini bilmesem de bunu iyi niyet olarak yapmadığını biliyordum.
Bizi getirdiği yer ne Nacta'nın nede benim gördüğümüz bir yerdi.
Bambaşka bir dünyaydı sanki. Uçan insanlar, arabalar, farklı renkte canlılar.
Korkmuştum! Korkmuştuk! Ama ikimizinde yapabileceği bir şey yoktu. Sadece o korkunç yaşlı adamı izliyorduk. Nacta bile o adamı sevmemişti. İkimizde kötü şeyler hissediyor olmamıza rağmen söyleyemiyorduk. Ama çok geçmeden yaşlı adamın asıl istediğini öğrendik. Benim güçlerim! Evet, ne kadarda şaşırmış olsam da bu evrendeki en güçlü insan bendim. Ve o bunu biliyordu. Belki o gün Nacta orada olmasaydı şu anda bunları size yazamazdım...
Hayatımın henüz beş senesinde bu kadar felaketin ardından yaşamaya devam etmek zorundaydım. O büyük esrarengiz dünyada başımıza neler geldiğini hayal bile edemezsiniz. :)
Ama sanırım hepsini bugün yazmayacağım. Oh! Saat epey geç olmuş, kütüphaneden bir kaç kitap almalıydım. Beni bağışlayın lütfen. En kısa zamanda görüşmek üzere.
Saygılarımla ...
Marcus Tasartir
This entry was posted
on 2012/06/13
at 10:53:00
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.